Kentsel Dönüşüm

“Kentsel yerleşme”; sanayi, ticaret, eğitim ve yönetim alanlarında çalışan insanların yaşadığı büyük yerleşim birimleridir. “Kentsel Dönüşüm” ise, amaç, yöntem ve organizasyonlara göre çeşitli tanımlamalarla açıklanabilir. Ülkemizdeki gelişmeleri de dikkate alarak, çarpık ve sağlıksız yapılaşma sonunda ortaya çıkan kentsel yerleşmelerin iyileştirme çalışmalarına, kentsel dönüşüm diyebiliriz.



Bugünkü anlamda kentsel dönüşüm düşüncesinin temellerinin; sanayileşme sürecinde ortaya çıkan sağlıksız kentsel çevre, yetersiz kalan altyapı sistemi ile sosyal ve ekonomik açıdan yaşanan sorunlara çözüm üretilmesi amacıyla yapılı çevrenin yıkılarak yeniden inşa edilmesine yönelik müdahaleler biçiminde atıldığı görülmektedir. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından, hasar gören kentlerin yeniden imarı bağlamında konutların fiziksel onarımı üzerine odaklanan kentsel dönüşüm politikalarını, yoksul komşuluk birimleri olarak da adlandırılan çöküntü bölgelerinin temizlenmesine yönelik çalışmalar izlemiştir. 1960’lı yıllar kentsel dönüşümün ekonomik alanda gelişme sağlanması ve istihdamın arttırılmasına yönelik bir araç olarak algılandığı dönemdir. Bu dönemde kapsamlı sağlıklaştırma programlarını içeren ve büyük ödenekler ayırmayı gerektiren refah amaçlı programlar yerine, kamu düşüncesini öne çıkaran yaklaşımlar dikkatleri çekmektedir. Bu açıdan bakılırsa; sosyal, ekonomik ve fiziksel açından niteliklerini yitirmiş konut bölgeleri, kent içerisinde kalan işlevini yitirmiş liman/dok ve sanayi bölgeleri, yıpranan/eskiyen kent merkezlerinin yeniden geliştirilmesine dönük müdahaleler, 1960 ve 1980 yılları arasındaki kentsel dönüşüm eylemlerinin ana konusunu oluşturmuştur.



2008 yılında, 2985 Sayılı Kanunda yapılan değişiklik ile TOKİ; depremle ilgili dönüşüm projelerinde de yetkilendirildi. Son olarak 31.5.2012 tarihinde 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanları Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile TOKİ’ye, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile birlikte her türlü uygulamada bulunma yetkisi verildi. Bunların sonucunda, kentsel dönüşüm uygulamaları ve TOKİ ve taşeron şirketleriyle, yeni bir ‘yap-sat’çılık biçimi ortaya çıktı.



6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun



Amacı

Kanunun amacı, afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemektir (Madde 1).



Yapının Güçlendirilmesi



Riskli yapının yıktırılması yerine güçlendirilmesinin istenilmesi durumunda riskli yapının yıktırılması için maliklere verilen süreler içerisinde; maliklerce, Kat Mülkiyeti Kanununun 19. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen şekilde güçlendirme kararı alınması, güçlendirmenin teknik olarak mümkün olduğunun tespit ettirilmesi, güçlendirme projesinin hazırlatılması ve imar mevzuatı çerçevesinde ruhsat alınması gerekir.



Güçlendirme işi, yapılacak güçlendirmenin mahiyetine göre ruhsatı veren idare tarafından belirlenecek süre içerisinde, tamamlandıktan sonra tapu kaydındaki riskli yapı belirtmesinin kaldırılması için Müdürlüğe başvurulur.

Kat veya Hâsılat Karşılığı İnşaat



İlgili kurum, uygulama alanındaki taşınmaz maliklerini yapılacak anlaşmalar çerçevesinde proje ortağı yapmak suretiyle, kat veya hâsılat karşılığı inşaat yapabilir veya yaptırabilir.